Büyük umutları her hafta yüklediğimiz takımın adı Bursaspor…
Nice telefonlara bu kadar kontör yüklense aramalara kapanmaz asla herhangi bir telefon…
Sil baştan her hafta yeni bir umutla, sanki hiç daha öncesi olmamış gibi başlayalım istiyoruz…
Camia inanıyor, umut pompalanıyor, yükleniyor tazeleniyor güçler, geride kalıyor dertler
Ancak ve ancak sahaya yansımıyor hiçbir şey…
Mustafa Er’in ne yapıp edip takım üzerindeki metal yorgunluğunu alması gerekiyor.
Oksitlenen beyinlerle birlikte ligle kalma şansımızı matematik ötesi, metafizikle ölçebilecek bir şekilde hesaplamaya başlayacağız resmen…
Sahada bizim kadar inanmayan bir futbolcu grubu var…
Herkesin gördüğünü bizler de dile getirmekten geri durmayalım, takım ciddi anlamda kabiliyet anlamda diğerlerinin gerisinde…
Eee bir de buna stres ve gerilim de eklenince, psikolojiyi yönetecek liderlik vasfı olan oyuncu da eksiklik olarak göze çarpıyor.
Bu şekilde sahada hiçbir varlık gösteremeyen bir dizi sporcu göze çarpıyor.
Mutlak surette mental bir çalışma yapmak gerekiyor. Futbolcuların bu şekilde devam etmesi mümkün görünmüyor.
Sakatlıkların daha da fazla artacağı, sorumluluk alan oyuncuların birer birer eksileceği döneme giriyoruz.
Vakıfköy çocuklarının kucağına bırakılacak bir takım hüviyetini gözüküyor ufukta…
Ankara Keçiörengücü karşısında da özgüveni dip yapmış, sahada ne oynayacağını bilmeyen, Mustafa Er’in direktiflerini bir kenara bırakın, nerede duracaklarına dair bir fikirleri olmayan insanlar kümesi gibiydi Bursaspor…
Edebiyat parçalayarak göklere çıkardıklarımız da ‘yerinde say’ komutunu uygular pozisyondalar…
Kiralık olarak takımda forma giyen isimlerin inancının diğerlerine göre erken biteceği kanaatindeyim.
Kulüp profesyonel anlamda destek almak hükümlülüğündedir.
Başımıza çorapörengücü bu yıl da bizi zor duruma sokmayı yeniden başardı…
Alt tarafın alevinden bir hafta daha uzaklaşamadık…
Nasıl kaçarız, kimi aşağı çekip de biz kurtuluruz?
Kafamda deli sorular…