Bu yazı sadece Bursaspor ile "dertlenen" okuyucularım içindir... "Gerçek Bursasporlular" diye bir kavramı, kendisi gibi düşünenler için kullanıp, aksi düşünen veya muhalif olanları neredeyse "düşman" ilan eden zihniyetler bitmek bilmedi.

Bazen doğru olanı yapmayı çok isteriz, kalp ve vicdan da doğru yolda olduğunu sanar.

Ama gerçekler farklıdır ve birileri bu gerçekleri söylediğinde, bizi eleştirdiğinde hoşumuza gitmez, eleştiri kaldırabilecek olgunlukta olmayışımızı da kabul etmeyiz. İçine düştüğümüz stres, gerçekleri farklı algılamamıza neden olur.

Gerçeklerin, inanç karşısında hiç şansı yoktur.

İnanç öyle bir şeydir ki gerçekleri farklı algılamamıza neden olabilir.

Doğru yolda olunduğuna dair inançlarımız, gerçekleri bir bir öldürür.

Bu gerçekler ise aslolan doğruya götürecek yolu aydınlatan birer sokak lambasıdır.

 Bursaspor için bazı gerçekler var.

Bizler, duygusallığı, kişisel hesaplaşmaları bir yana koyarak, profesyonelce düşünebildiğimizde sonumuzun geldiğini ayan beyan görebilecekken, yıllara yayılmış idealler için bu gerçekleri kimi zaman aşkla, kimi zaman inançla, kimi zaman umutla, kimi zaman da egolarla örtüyoruz.

Gerçekten seven zarar vermekten imtina eder zaten; bu yöneticisi için de taraftarı için de geçerlidir.

Herkes birbirinin kuyusunu kazarken ne kadar ilerlenebilir ki?

Sn. Günay yönetimi çok kutsal bir vazifeyi yerine getirebilmek adına çalışmalar yapıyor; Bursaspor'umuzun kaybolmuş maddi haklarını geri kazanmak adına hukuki bir mücadele içerisinde olduğunu iddia ediyor, bizler de inanıyoruz çünkü beyan esastır. İnşallah başarılı olurlar.

Ama işte bu hukuki süreç ilerlerken, varolan maddi sorunların doğuracağı sonuçlardan korkuyor herkes.

Keşke hem maddi anlamda güçlü, hem şehrin desteğini arkasına alabilecek kalibre hem de hukuki savaşları bir arada verebilecek bir yönetim olsaydı.

Beka sorunları yaşanırken, uzun vadeli sorunların götürüleri ile ugraşmak bize neler kazandıracak ya da neler kaybettirecek zaman her şeyi bize gösterecek.

Beka sorunu mu öncelikli olmalı hukuksal getiriler mi diye düşünüldüğünde elbette ki önemli olan yok oluşu getirecek beka sorunlarıdır.

Zaten bu sebeple kongre çağrısı yapıyor genel kurul üyeleri. Önce yaşatalım, sonra hukuki süreçleri yürütelim istiyor insanlar.

Ancak görünen o ki kongre süreci yönetmeliklerin verdiği tüm açıklarla uzatılabildiği kadar uzatılacak. Sn. Günay, tüm dosyaları "devlete" teslim ettikten sonra kongre kararı alacağını beyan etti. Rabbim büyük, inşallah hem beka sorunu yaşamadan hem de hukuksal kazanımlar elde ederek kısa zamanda kongreye gidebiliriz.

Gittik diyelim... Bu olumsuz sürecin baş sorumlularından Sn. Ali Ay, yeniden göreve gelirse, tarih tekerrür eder mi? Yoksa dersler çıkarmış biri, aynı hataları yapmadan bizim yükselişimizi sağlar mı?

Elindeki maddi güç ile güncel olan borçları ödeyip, kadroyu güçlendirecek hamlelerle 2 sene içerisinde lig yükselmeyi başarmak zor değil aslında...Nasip diyelim...

Tribünlerin etkin isimleri de gerek suskunlukları ile gerek müdahaleleri ile yönetimler kadar sorumludur bu durumlardan.

Kitlesel hareket edilmesi gereken durumlarda, liderlerin fikirlerine göre hareket edilir ve yol haritası çizilir. Sonuçlardan da liderler sorumludur; olumlu ya da olumsuz.

Bizleri bu yazdığımız yazılarla, attığımız imzalarla yargılayarak Bursasporluluğumuzu ölçmeye kalkanlar varsa eğer, bizler de koltuklarına yapışanları ve suskun kalanları kendi yeşil-beyaz terazimizde ölçeriz...

Saygılarımla...