Şampiyonlar Ligi’nde yer alan 32 takımın Transfermarkt değerlerine baktığımız zaman Legia Varşova’yı 31. sırada görüyoruz. 21 yıl aradan sonra yeniden grup aşamasının tadına bakan Polonya takımı, burada karşısında üç takım buldu. Tüm 32 takımı piyasa değerlerine göre ikiye bölersek bu üç takım da ilk bölümde yer alacaktı. Real Madrid, Borussia Dortmund ve Sporting karşısında Legia’nın ‘kazanma’ şansı çok düşüktü.
Belki de bu gerçeği çabuk kabullendiklerinden olsa gerek, Legia taraftarları seneler sonra oynadıkları ilk Şampiyonlar Ligi maçında kendi şovlarını yaptı. Daha önce sık sık atıştıkları UEFA’ya geri döndüklerini hatırlatan ‘ultras’lar, yaktıkları meşaleler nedeniyle de ceza almaktan kurtulamadı. Üstelik o şovların yanı sıra oynanan ilk maç da hezimet ile sonuçlandı. Borussia Dortmund, Varşova deplasmanından 6 gol atarak ayrıldı. Legia, sanki turnuvaya bir boy ufak kalmıştı.
İkinci maçta da Sporting’e yenilen Legia, üçüncü maçında Real Madrid’i konuk etti. Herhalde birçok futbolsever o maça pek ilgi göstermemiştir. Zaten maç da beklendiği gibi sona erdi, Real Madrid 5-1 kazandı. Fakat aslında gidişat çok da beklenilen gibi değildi. Rakibine farklı mağlup olan Legia, Real’e oldukça zor anlar yaşattı.
Maç 0-0 devam ederken Vadis Odjidja Ofoe’nin topu yan direkten döndü. Bale’in kendi çabasıyla yarattığı gole engel olamadılar, ardından da kendi kalelerine (Tomasz Jodlowiec) attılar. Sonrasında 2-1’i yakaladılar. Skor 3-1 olsa da bir an olsun geri adım atmadılar. Son 20 dakikaya kadar da skora ortak olma şanslarını sürdürdüler. 90 dakikanın sonunda sahadan 5-1 mağlup ayrılsalar da Bernabeu sınavından oyun olarak geçer not aldılar.
Maçı izlemeyenler, bunları göremezdi. Sonuca baktıkları zaman ise “Böyle takımların bu turnuvada işi yok” demiş olabilirler. Ancak sonuç iki hafta sonra değişecekti. Varşova’da oynanan maç 3-3 sona erdi. Üstelik Real Madrid, 2-0 geriden gelip yenik duruma düştü ve puanı beş dakika kala attığı golle kurtardı. Legia şimdi de Borussia Dortmund deplasmanında bir rekorun parçası oldu. Şampiyonlar Ligi’nde en çok gol atılan maçta Legia 8 gol birden yedi belki ama o rekora 4 golle katkıda bulundu. Sezon başından beri Şampiyonlar Ligi’nde izlediğimiz Legia’yı kısaca özetleyen bir geceydi. Evet çok gol yiyorlar. Ama Real Madrid ve Borussia Dortmund’dan hangi Orta Avrupa takımı çok gol yemez ki? Legia’nın diğerlerinden farkı, güçlü takımlara gol atabiliyor olması. Gol atamasa bile rakip kaleye gitmek için uğraşması. Oynadığı son üç Şampiyonlar Ligi maçında 8 gol attılar. Bu iyi bir oran sayılabilir.
Legia ilginç bir takım. Teknik direktörlerinin bembeyaz saçları var ama henüz 39 yaşında. Jacek Magiera, futbolculuğunda Legia formasını 10 sene giydi. Kadrolarında çok büyük yıldızlar yok. Dortmund’a iki gol atan Aleksandar Prijovic, iki sezon önce TFF 1.Lig’de Boluspor forması giymiş ve çıktığı 31 maçta 16 gol kaydetmişti. Son dönemde savunma yapmak, zayıf takımların sığınağı oldu. Bu yola girmekte haklılar da. Hem maddi hem de sahadaki reel güç olarak yarışmakta zorlanabilecekleri takımları ancak böyle durdurabiliyorlar. İyi bir organizasyon, sahadaki farkın biraz olsun azalmasını sağlayabiliyor. Ama hücum da terk edilecek bir felsefe değil. Hatta bu tarz zayıf takımların lig usulu turnuvalarda sadece savunma yaparak sürprize imza atmaları daha zor olabilir. 6 maç oynayacaksınız; önünüzde 540 dakika. Savunmanız ne kadar uzun süre sağlam kalabilir? Diğer yandan hücum futbolunu düşünmek, daha ufak ve kısa vadede sonuç alınabilecek hedefler için takımları ileriye taşıyabilir. Şimdi de Legia’nın önünde, bu felsefeyi hatırlatması için 90 dakikalık bir fırsatı var. Polonya ekibi, 7 Aralık günü, Sporting’i konuk edecek. Şimdilik Polonyalıların 1 puanı var. Sporting ise oraya 3 puanla gelecek. Yani kazanan takım Avrupa Ligi biletini kapıyor. Legia’nın devam etmesinin mümkün olduğu bir yol var. Ve onların inadı, birçok şeyin şimdiden belli olduğu Şampiyonlar Ligi’nin son grup maçlarında ilgimizi çekecek tek şey olabilir.